DOĞAL TEDAVİ YÖNTEMLERİ



FİTOTERAPİ

Bitkiler ya da bitkisel ürünlerle tedavi anlamına gelen Fitoterapi, antik çağlardan beri insanlığın hizmetindedir. Irak yakınlarındaki Shanidar Mağarası'nda bulunan 60.000 yıllık Neanderthal dönem insanının yanında bugün hala tedavide kullanılan yakılmış tıbbi bitki fosilleri bulunmuştur. Bitkilerin tedavi edici ajanlar olarak kullanımına ait ilk kaynaksa bugün Fransa sınırları içinde bulunan Lascaux Mağarası'ndaki duvar çizimlerinde görülmektedir ki bu resimler MÖ. 13.000 -25.000 arasında bir döneme tarihlenmiştir. İnsanoğlunun doğayı gözlemleme yeteneği ve deneme-yanılma metoduyla oluşturduğu tıbbi bitki veritabanları zamanla tarihte bilinen ilk hekimler olan şifacıların ortaya çıkmasıyla gelişir. Birçoğu aynı zamanda Şaman dini liderler olan bu kimseler bitkilerin içerdikleri ve bugün hala ancak %10'unu izole edebildiğimiz aromatik özleri tedavi amacıyla kullanmışlardır.
Antik Grek hekimlerden Hipokrat ve Galen, İyonyalı hekim Nikandros ve ünlü Türk hekim İbn-i Sina başta olmak üzere birçok bilgin de bitkileri hastalık tedavisinde kullanmış ve bu bilgileri bize kadar ulaştırmayı başarmışlardır. Sanayi devrimi ile başlayan endüstrileşme, bitkilerin tedavi popülaritesini azaltmış ancak özellikle son 20 yıldır gelişen doğaya dönüş trendi bugün bitkisel tedavi hazinesini tekrar tıbbın gündemine getirmiştir. Açıktır ki bu yönelişte gelişen tıp teknolojileri, yeni ameliyat yöntemleri ve ilaçlara rağmen artan kronik hastalıkların yadırganamaz bir etkisi vardır. Plastikleşen modern hayat tarzının karşımıza çıkardığı sağlık sorunları insanların unutulmuş tedavi yöntemlerine ihtiyaç duymasına ve buna bağlı olarak hekimlerin de bu konuyu yeniden araştırmasına yol açmıştır. Bugün tüm dünyada hekimler tarafından hastalara bitkisel ürünler reçete edilmekte ve sentetik ilaç kullanımı özellikle belli hastalıklarda tercih edilmemektedir. Örneğin Almanya'da eczane raflarında bulunan ilaçların % 70'i bitkisel ekstreler ya da tentürlerdir. Üst solunum yolu enfeksiyonlarında, istisnalar dışında kesinlikle antibiyotik başlanmamakta, bunun yerine bağışıklık sistemini güçlendiren bitkiler reçete edilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), tüm ülkelere genelde doğal tıp özelde fitoterapi konusuna daha fazla eğilmeleri çağrısında bulunmuştur. Özellikle Avrupa ve Amerika'da bulunan üniversiteler ve enstitülerde yüzlerce tıbbi bitki konusunda araştırmalar ve klinik çalışmalar yapılmış ve yapılmakta olup ulaşılan sonuçlar tüm dünyayla paylaşılmaktadır. Kliniğimizde yapılan fitoterapik uygulamaların temel prensibi, klinik olarak etkinliği ispatlanmış bitkisel ürünlerin kullanılmasıdır ve bu yönde sürekli güncellenen veritabanlarından yararlanılmaktadır. Bu kaynaklar arasında American PDR, German Commission E Monographs, ESCOP ve Pubmed gibi akredite kuruluşların yayın organları ya da veritabanları sayılabilir. Sentetik ilaçlara benzer şekilde, biyoaktif etken maddeler içeren bitkilerin ya da bu bitki özlerinin kullanılması esasına dayanan fitoterapinin, bitkilerden elde edilen ilaçlarla yapılan tedaviden farkı; bitkinin içerdiği tek bir etken maddenin değil bitki özündeki tüm biyokimyasal içeriğin kullanılmasıdır. Bu fark, bitkisel tedavilerin kimyasal ilaçlara göre çok daha az yan etkiye sahip olmasının da temel nedenidir. Buna rağmen bitkisel tedaviler, hiç yan etkisi olmayan yöntemler değildir. Zehirli bitkilerin kullanımı, yanlış doz ya da birlikte alınmaması gereken ilaçlarla beraber kullanılması sonucunda istenmeyen ve tehlikeli olabilecek yan etkiler oluşabilir. Bu yüzden bitkisel tedavilere ciddiyetle bakılmalı ve amatör yaklaşımlardan kaçınılmalıdır. Fitoterapi, birçok hastalık grubunda başarıyla kullanılmaktadır. Özellikle karaciğer hastalıkları, sindirim sistemi sorunları, kalp-damar hastalıkları, hormonal problemler, astım, kronik bronşit ve allerjik hastalıklar, romatizmal sorunlar, migren, depresyon ve anksiyete bozukluğu gibi psikolojik ve psikosomatik problemler bu hastalıklardan yalnızca birkaçıdır. Hipokrat'ın dediği gibi: "Gıdalarınız ilaçlarınız, ilaçlarınız gıdalarınız olsun..."

0 YORUM YAPILDI :