KANSER iLACI - KANSERE ŞİFA (Yosun)


Denizden çıkan ilaç: Yosun


Japonların her gün vitamin gibi aldıkları yosundaki albümin maddesi, vücudun temel antioksidanı. Kansere yol açan 'serbest radikal'leri etkisiz hale getirip tümörü durduruyor.


Sayısız botanikler, kanser gelişiminin çeşitli dönemlerinde tedavi edici olarak işe yarıyor.


Halk arasında kullanılan, eski, bildik, bazen de 'kocakarı ilacı' denilen otların yanı sıra, hem Biyolojik Yanıt Düzenleyicileri'ni (BRM), hem de bugün yenilikçi kanser hekimlerince kullanılan, toksik olmayan, farmakolojik maddeleri inceleyeceğiz.


BRM'ler, hem bitkilerden hem de hayvanlardan elde edilen, insan bedeninde kesin ve belirgin biyolojik aktiviteleri olan maddeler. Bunların birçoğuna aynı zamanda 'fitokimyasallar' da deniliyor. Fitokimyasal da, 'bitkiler tarafından üretilen kimyasal' demek. Bazı BRM'ler, bağışıklık sistemini direkt uyarıyor, bazıları da, hormon, enzim ve diğer biyolojik bileşenlerin aktivitelerini değiştirebiliyor ki sonra da bunlar, kanserin ilerlemesini engelleyebiliyor.

Deniz yosunu


(Chlorella, deniz sebzeleri, yeşil konsantreler): Yosunlar, suda yığınlar halinde yetişen ve bol miktarda besin içeren organizmalar.


Chlorella: Tatlı suda yetişen tekhücreli yeşil yosun, Chlorella pyrenoidosa, Japonya'da, düzenli olarak alınma açısından, C vitamininden bile daha popüler. Japonya'da 5 milyon kişi, bu ilaç halindeki yosunu her gün kullanıyor. Chlorella yüzde 60 protein içeriyor, ayrıca bünyesinde tüm elzem amino asitleri, A vitamini ve klorofili de yüksek düzeyde barındırıyor.


Birçok araştırmacı, chlorella'nın çok geniş yelpazeli yararlarını, yüksek klorofil içeriğine (başka hiçbir bitkide gram başına bu kadar çok klorofil yok) bağlıyor. Zaten Japon bilim adamlarının yaptıkları araştırmalar da böyle düşündürüyor. Ama yine Japonya'da yapılan yeni bir araştırma, chlorella'nın sırrının aslındaki içindeki albüminde saklı olduğuna ilişkin ipuçları veriyor. Sürekli olarak karaciğer tarafından salgılanan albümin, kanda en bol bulunan protein. Kanda, temel ve doğal antioksidan olarak görev yapıyor. Aksi halde hücrelere ve dokulara hasar verecek olan serbest radikallere karşı, bunları nötr hale getirme işinin yüzde 8o'ini albümin gerçekleştiriyor.


Albümin sağlık göstergesi ABD'de önemli bir chlorella üreticisi olan Nature's Balance'ın yöneticisi Tim Sara şöyle diyor: "Araştırmalar, kandaki albümin düzeyinin, genel sağlık durumun kesinlikle doğru bir göstergesi olduğunu işaret ediyor. Çeşitli kanser ve kardiyovasküler kalp hastalıkları da dahil, genetik olmayan her dejeneratif hastalığın başlangıcında ve ilerleme dönemlerinde yapılan testlerde, kandaki albümin düzeyinin düşük olduğu teyit edilmiştir." Bir çalışmada, yaşları 70-90 olan alzheimer hastası 50 kişinin, altı ay boyunca her gün 6 gram chlorella aldıklarında, yüzde 68'inin, en aşağı yüzde 30 iyileşme belirtisi gösterdiği belirlenmiş. Hem bilimsel belgeler, hem de güvenilir anekdot raporları, chlorella'nın, çeşitli kanserler, diyabet, kan şekeri düşüklüğü (hipoglisemi), artrit, AIDS, pankreatit, siroz, hepatit, peptik ülser, viral ve bakteriyel enfeksiyonlar, anemi ve multipl skleroz'un (MS) semptomlarını azaltmakta etkili olduğunu gösteriyor. Sara, "Chlorella her şeyi tedavi eden şey değil" diyor ve ekliyor: "Ama albümin öyle." Chlorella, 20'den fazla vitamin ve mineral ve 19 amino asit içeriyor.


Ağız kanserine yosun Hindistan'daki araştırmacılar da, kısa bir süre önce, spirulina denilen bir tür mavi-yeşil yosunu, ağızlarında, tütün çiğnemeye bağlı, kanser öncesi lezyonları olan 44 kişiye vermişler. Bir yıl sonra, yosunu yiyenlerin 20'sinde lekeler yok olmuş, diğer 5'inde de çok belirgin iyileşme görülmüş.


(Chlorella için başvuru: Nature's Balance, Inc., 10705 North Main Street, Suite 307, Archdale, NC 27263. Telefon: 910 434 4102.)


Deniz sebzeleri: Deniz yosunu olarak da bilinen deniz sebzelerinin, güçlü antikanser aktiviteleri var. Sarkoma nakli yapılmış fareler, kombu denilen bir deniz yosunuyla beslendiklerinde, tümör gelişmesi yüzde 89-95 oranında engellenmiş. Genel olarak, tedavi gören gruplardaki farelerin çoğunda tümörler tamamen yok olmuş. Japonya'da belirli bazı kanserlerin görülme oranı bayağı düşük ve Japonya'da bir kadının toplam gıda alımının yüzde 5'ini deniz sebzeleri oluşturuyor. Bu durumda, deniz yosunlarının önemli bir faktör olduğu düşünülüyor. Gerçekten de, Japon kadınları Amerikalılara oranla, 3-9 kez daha az meme kanseri oluyor.


Yeşil konsantreler: 'Yeşil içecekler' veya 'süper-vitamin' olarak da bilinen yeşil konsantreler, chlorella, buğday ve arpa otu, spirulina, mavi-yeşil yosun ve diğer besinlerin kombinasyonu. ProGreens adında bir yeşil konsantre ürün, 33 besin maddesi içeren, kuru, yeşil bir toz. Suyla ve meyve suyuyla, günde bir-iki kez ve aç karnına alınan komple bir bitkisel multivitamin. Üründe bulunan dört yosundan biri chlorella, 'zehirlenmeyi çözen' olarak biliniyor, çünkü bedeni, kadmiyum, kurşun ve uranyum radyasyonu gibi ağır metallerden arındırabiliyor. Üründe ayrıca, doğal lifler (keten tohumu), biyoflavonoid hulasaları (boğa dikeni, yaban mersini), şifalı otlar (ginseng, echinacea, meyan kökü) ve diğer besin değeri yüksek gıdalar (lesitin, arı poleni, pancar suyu tozu) var. (Lesitin, hayvansal ve bitkisel dokulardaki yağ asidi.)


Kanser savaşçıları Aloe vera (Sarısabır) Aloe, kesik, yanık ve çeşitli cilt problemlerinin iyileşmesi ve semptomların azalması için, ayrıca da enfeksiyonlara ve kabızlığa karşı, çok uzun zamandır ilaç olarak kullanılan bir bitki.


Bazı aloe içeren çekirdekler, aloe emodin denilen bir kimyasal içeriyor. Bu kimyasalın, lösemiye karşı, önemli bir farmakolojik aktivitesi var. Rus bilim adamlarının araştırmaları da, aloe suyunun, kanser gelişiminin farklı dönemlerinde kullanıldığında, yeni tümör kütlesini küçülttüğünü ve metastaz sıklığını azalttığını gösteriyor.


(Caraloe klasik aloe vera suyu için, Carrington Laboratories, 2001 Walnut Hill Lane, Irving, Teksas 75038'e yazabilir, 800 444 2563 numaralı telefonu arayabilirsiniz.)


Amygdalin (Bademden gelen Laetrile B17 vitamini) Kayısı ve diğer meyvelerin çekirdeklerinde yüksek yoğunlukta bulunan bu madde, tahminen 3500 yıl önce bile, Çin hekimleri tarafından, tümör tedavisinde kullanılmış. Ünlü biyokimyacı Dr. Ernest Krebs, Jr., amygdalin'i, antikanser bir madde olarak tanımlayan ilk kişi...


Amygdalin'in güçlü bir kanserle savaşım potansiyeli olduğu görülmüş, özellikle de, ikincil kanserlerle ilgili. Örneğin akciğer metastazlarını yüzde 60 küçülttüğü belirlenmiş. Amygdalin'in hem meme, hem de kemik kanseri hastalarının yaşamlarını uzatabildiği meydana çıkmış. Amygdalin, birkaç nitriloside'den biri. Bunlar, çeşitli gıdalarda bulunan, doğal, siyanür içeren maddeler. Bu gıdalar arasında, prunasin ailesinin tüm çekirdekleri (kayısı, elma, kiraz, erik ve şeftali), esmer buğday, akdarı ve cassava kavunu da var. Astragalus (Topuk kemiği-aşık kemiği) Son yıllarda astragalus, birçok geleneksel doktorun da ilgisini çekti, çünkü geleneksel kanser tedavisinin toksik etkilerini azalttığı görülmüştü. Örneğin astragalus'un, karaciğeri, kemoterapinin zararlı toksik etkilerine karşı koruduğu ve ölümcül durumdaki karaciğer kanseri hastalarını tedavi etmekte etkili olabileceği düşünülüyor. Pekin Kanser Enstitüsü'nde yürütülen bir araştırmada, ilerlemiş karaciğer kanseri hastalarının, hem radyasyon hem de astragalusla tedavi edildiklerinde, sadece radyasyonla tedavi edilenlerle karşılaştırıldığında, çok daha uzun yaşadıkları gözlenmiş. Çin'de, hekimler sık sık, astragalus'u başka bir Çin şifalı otuyla, ligustrum'la kombine ederler. Kaliforniya eyaletindeki Loma Linda Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmada, astragalus ve ligustrum'un, birlikte alındıkları zaman, birbirlerininbağışıklık uyarıcı özelliklerini artırdıkları saptanmış.


Kedi pençesi (Cat's claw-Una de gato) Peru'nun yerli halkı, bu 'yağmur ormanları asması'nı, kanser, artrit ve başka hastalıklarda yıllarca kullanmış. Kedi pençesi anlamına gelen ismi ise bu asma üzerinde bulunan dikenlerin, bir kedinin pençelerini andırma özelliğinden geliyor. Son çalışmalar, asıl adı Uncaria tomentosa olan bitkinin, bağışıklık ve sindirimi güçlendiren özellikleri olan maddeler içerdiğini de gösteriyor. Echinacea Bu şifalı otun, iyi bilinen bağışıklık güçlendirici özellikleri var. Echinacea'nın, ameliyat edilemez, metastatik yemek borusu ve ko-lorektal (kalınbağırsak-rektum) kanserleri olan hastalardaki NK (doğal öldürücü) hücre aktivitesini yüzde 221 yükselttiği görülmüş. Yine, ameliyat edilemez, çok ilerlemiş karaciğer kanseri hastalarında, echinacea, timusu uyaran bir maddeyle (thymostimulin) birleştirildiğinde, NK aktivitelerinde yüzde 90 artış olduğu görülmüş. Echinacea'nın birincil rolü, ilerlemiş dönemdeki kanser hastalarında, yaygın ve bazen ölümcül bir komplikasyon olan enfeksiyona karşı korunma sağlamak.

2 YORUM YAPILDI :

  1. Adsız dedi ki...

    Bu faydalı bilgiler için teşekkürler.

  2. Adsız dedi ki...

    Bilmediğimiz ne güzel faydalı bitkiler var... Aklıma "ALLÂH hiçbir şeyi gereksiz yaratmamış... ALLÂH'ın büyüklüğünü kudretini anlıyorum.. Her derdin bir şifası var.. Ölüm hariç"